Anestezi uygulamaları pek çok kişinin korkulu rüyası. “Zamanından önce uyanır mıyım?”, “Yan etkileri var mı?”, “Yılda kaç kere anestezi olabilirim ya da olabilir miyim?” gibi sorular kafaları kurcalıyor.
Anestezi uzmanı olabilmek için tıp fakültesini bitirdikten sonra TUS (tıpta uzmanlık sınavı) ile uzmanlık eğitimi veren hastanelerde en az 4 yıl süre ile anesteziyoloji ve reanimasyon konusunda eğitim almak gerekir. Hekim, eğitim sonunda yapılan uzmanlık sınavını da başarı ile tamamlarsa anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlık diploması almaya hak kazanır. Anestezi uzmanının görevi ameliyat olacak hastalar için ameliyat kararı verildiği andan itibaren başlar. Hastanın ameliyata hazırlanması, muayenesi ve ameliyata uygun tetkiklerin yapılması anestezi doktorunun sorumluluğundadır. Diğer tıp dallarıyla hastanın ameliyata uygun hazırlığının koordinasyonunu yine anestezi doktoru üstlenir. Ameliyata yönelik hastanın anestezi planını yapar. Ameliyat sırasında hastanın tüm yaşam fonksiyonlarını takip eder. Ayrıca ameliyathane dışında yapılan, uygulamalar sırasında hastalara sıkıntı yaratabilecek MR, bronkoskopi, kolonoskopi ve gastroskopi gibi birçok girişimde anestezi veya sedasyon uygulamaları yapar. Yoğun bakımlarda hastaların bakımlarını da görev alır. Yeniden canlandırma olarak nitelendirdiğimiz, kalbi duran hastaların kalplerini tekrar çalıştırmak, solunumu bozulan hastaların solunum fonksiyonlarını sağlamak için solunum cihazlarını kullanmak ve bunları düzenlemek gibi anestezi uzmanlarının birçok alanda görev ve sorumlulukları vardır.
Ameliyat kararı verilince hastaların ameliyat öncesi mutlaka anestezi doktoru tarafından değerlendirilmesi gerekir. En önemli test ameliyat öncesi hastanın muayenesi ve öyküsünün alınmasıdır. Muayene sonunda, hastanın yaşına, eşlik eden hastalıklarına ve yapılacak ameliyata uygun kan testleri istenir. Anestezi değerlendirmesinde, akciğer filmi, elektrokardiyografi (genellikle 40 yaşından büyük hastalarda), kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri öncelikle istenen tanı testleridir. Hastanın ameliyat öncesi çekilen akciğer filmi ve elektrokardiyogramı akciğerin ve kalbinin durumuyla ilgili bilgi verebilir. Hastada kronik bronşit, astım gibi bir akciğer hastalığı mevcutsa solunum fonksiyon testi gibi daha detaylı testler ya da kalple ilgili bir bozukluk varsa ekokardiyografi gibi kalbin fonksiyonlarını daha net gösteren ek testler gerekebilir. Kanama ihtimali olan ameliyatlardan önce, hastanın kan grubu tespit edilip kan hazırlanılır. Anestezi ilaçlarının bir kısmının karaciğer ve böbrek üzerine yan etkileri olabilir. Bu nedenle anestezi öncesi bu organlarında fonksiyon bozukluğu olan hastalarda karaciğer ve böbrek fonksiyon testleriyle bu organlar değerlendirilmeli, herhangi bir bozukluk durumunda bununla ilgili önlemler alınmalıdır. Ayrıca hastanın eşlik eden hastalıkları (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği gibi) doktor kontrolünde değilse diğer tıp dallarından konsültasyon istenebilir.
Kronik hastalığı olan kişilerde anestezi planı ve ön hazırlığı daha farklıdır. Öncelikle kronik hastalık doktor kontrolünde mi, ilaçlarını düzenli kullanıyor mu gibi ayrıntıları sorgulamak gerekir. Acil ameliyatlar dışında hastaların kronik hastalıkları ameliyat için risk oluşturuyorsa ilk olarak tedavileri düzenlenir. Gerekli kan tetkikleri yaptırılır. Diğer yardımcı tanı yöntemlerinden yararlanılır. Hastalar, ameliyat için uygun hale gelince ameliyat planlanır. Alerjisi olan kişilerde mutlaka anestezi öncesi neye karşı alerjileri olduğu sorgulanıp anestezi ilaçları ve ameliyatta kullanılacak ilaçlar hastanın durumuna uygun olarak seçilir.
Anestezi almaması gereken insanlar var mı? Bunların ameliyatı nasıl yapılır?
Anestezi almaması gereken insan değil, anestezi riski yüksek olan insan vardır. Amerikan Anestezi Derneği tarafından hastalar taşıdıkları risklere gruplandırılmışlardır. ASA sınıflaması denen bu gruplamaya göre hastalar eğer yüksek risk grubunda yer alıyorsa ve ameliyat olması kesin gerekliyse, o zaman hastaların güvenliğini arttırabilecek tüm monitörizasyon yöntemleri hasta için hazırlanır. Anestezi ilaçları hastanın durumuna göre seçilir. Hastanın klinik durumuna uygun kalp destek ilaçları ameliyathanede hazırlanır. Ameliyathane ekipmanları hastanın özelliğine göre kontrol ve organize edilir. Anestezi uzmanı olabilme olasılığı olan problemleri belirleyerek gerekli önlemleri alır ve riski azaltmaya çalışır.
Anestezi uzmanı, hastanın ameliyat öncesi planlanan anestezi yöntemine göre ameliyathanedeki alet ve cihazların hazırlığı ve kontrolünü yapar. Gerekli ilaçları hazırlar. Anestezi uzmanı ameliyatın başlangıcından itibaren tüm ameliyat boyunca cerrahi ekiple birlikte işlemin yönetimini yapar. Hasta, ameliyathaneye alındığında göğüs cildine elektrotlar yerleştirilir. Böylece ekrandan kalp atışları ve ritmi kontrol edilir. Kola yerleştirilen bir manşon sayesinde kan basıncı takibi yapılır. Tırnak yatağına yerleştirilen hassas bir alet sayesinde kandaki oksijen miktarı takip edilir. Bazı gelişmiş aletler sayesinde kandaki karbondioksit miktarı da ölçülebilir. Ameliyat boyunca kalp atımı, ritmi, kan basıncı, kandaki oksijen miktarı anestezi doktoru tarafından yakın bir şekilde izlenerek, bu parametrelerde gelişebilecek değişikliklere ilaçlarla anında müdahale edilebilir. Böylece güvenli bir anestezi sağlanır. Tüm takip ettiği parametrelerinin kaydını tutar. Bir anestezistin görevi hastasının ameliyat öncesi değerlendirilmesi, ameliyat boyunca ve ameliyattan sonraki dönemde tıbbi durumunu düzenlemek, ameliyat boyunca anesteziyi idame ettirmek ve ameliyattan sonra anesteziden derlenmeyi sağlamaktır. Bu işleri yaparken çoğu zaman anestezi ekibinde anestezi teknikeri gibi yardımcı elemanlar da yer alır.
Anestezide yanlış ilaç uygulamaları, yeterli anestezi verilmemesine bağlı ameliyat sırasında farkında olma (uyanıklık) veya en önemlisi hastaya anestezi uygulamak için uygulanan solunum borusuna yerleştirilen tüpün yanlış yere yerleştirilmesinden dolayı ölümle bile sonuçlanabilen birçok komplikasyon görülebilir.
Genel anestezi altında uyanıklık sık görülmeyen ancak önemli psikolojik sorunlara yol açabilecek bir deneyimdir. Bazı hastaların genel anestezi sırasında uyanık (farkında olma) olma olasılığı vardır. Ancak herkeste bu olay meydana gelmez. Bu oran yaklaşık yüzde 0,1 gibi oldukça düşüktür. Uyanıklık en sık genel anesteziyle yapılan sezaryen ameliyatlarında olabilir. Bunun nedeni, bebeklerin anestezik maddelere daha az maruz kalması için annelere daha düşük dozlarda anestezi ilaçları uygulanır. Bir de açık kalp ameliyatlarında hastaların ısıları düşürülüp, kalp akciğer makinasına bağlandıkları dönemde hastaların anestezi gereksinimleri ısıya bağlı azaldığı için daha az anestezi ilaçları uygulanır. Tam tersine ısı tekrar normal değerlere getirilirken hastalarda anestezi ihtiyacının artmasına bağlı bazen uyanıklık olabilir. Nadir de olsa anestezi hatalarından dolayı da uyanıklık görülebilir. Ameliyat sırasında anestezi gazlarında ya da ilaç uygulamalarında oluşabilecek hatalar, anestezi makinesindeki oluşabilecek arıza bu uyanıklığa neden olabilir. Anestezi uzmanları hastalarda uyanıklık belirtileri görürse uyanıklığın yol açabileceği sorunları önlemek için hemen hızlıca tedbir alıp gerekli ilaçları yapmalıdır. Hastalarda uyanıklık şüphesi olursa ameliyat sonrası sorgulanması uygun olur. Günümüzde anestezi derinliğini gösteren birçok yeni monitörizasyon yöntemleri de var. Alanında uzman olan anestezi doktorları uyanıklığı önleyecek ya da sıklığını azaltacak yaklaşımlarda bulunarak, bu tip istenmeyen olayları engelleyebilir.
Ne tür anestezi ilaçları kullanılır?
Anestezi ilaçları genel anestezi ve lokal anestezikler olarak iki ana başlıkta toplanır. Genel anestezi ilaçları da damar yolundan verilebilen intravenöz anestezi ilaçları ve solunum yolundan uygulanan anestezi gazlarından oluşur. Günümüzde yan etkisi az ve güvenliği çok daha iyi olan ilaçlar anestezi pratiğinde kullanılmaktadır.
Hastalar ameliyathaneye alınınca hemen güvenlik standartlarına uygun monitörize edilir. Kalp atımı, ritmi, kan basıncı, kandaki oksijen miktarı monitörize edildikten sonra damar yolundan verilen bir ilaç yardımıyla bilinç kaybolur. Solunum yoluna tüp yerleştirebilmek için solunumu durduran yani kas gevşetici ajanlar uygulanır. Daha sonra hastanın ağzından nefes borusuna bir tüp yerleştirilir. Bu tüp sayesinde anestezi makinesinden, oksijen, diğer anesteziyi sağlayan ve ağrı duymayı engelleyen gazlar akciğerlerden kan dolaşımına geçerek anestezi durumunun devamını sağlar. Ayrıca ameliyat boyunca anestezi uzmanı gerekli gördükçe damar yolundan ağrıyı önleyici ilaç da verebilir. Ameliyat sonunda makineden anestezik gazların verilmesi sonlandırılır. Hastaya solunum yolundaki tüpten sadece oksijen uygulanarak hastanın bilinci ve solunumunun geri dönmesi beklenir. Solunumu durdurucu ilaç verilmiş ise solunumu geri döndürmek için revers ajanı uygulanır. Solunumu ve bilinci yeterli olan hastadan nefes borusundaki tüp anestezi doktoru tarafından çıkarılır.
Böyle bir sayı yoktur. Anestezi uygulaması hastanın ihtiyacı olduğu için yapıldığı için önemli olan sayı değil hastanın fizik durumu, eşlik eden hastalıklarının derecesi ve anestezi için risk seviyesidir. Günümüzde yeni anestezi ilaçları sayesinde organlara çok daha az yan etkiyle daha güvenli anestezi uygulamaları yapılabilmektedir.
Genel anestezi bilincin ilaçlar yardımıyla ortadan kaldırıldığı ve tüm vücudun anestezi etkisinde olduğu anestezi yöntemidir. Bilinç kaybı, duyu kaybı, hatırlamama, ağrı duyusu kaybı, hareketsizlik ve cerrahi uyarılara karşı reflekslerin baskılanması genel anesteziyi oluşturmaktadır. Yaşamsal bütün organ ve fonksiyonları genel anestezi süresince yakından izlenir. Lokal anestezi, özellikle küçük alanlarda yapılan cerrahi girişimlerde tercih edilir. Sadece girişim yapılacak bölge uyuşturulur, hastanın bilinci yerindedir. Lokal anestezik ilaç bir enjektör yardımıyla cerrahi yapılacak alanın çevresine uygulanır ve buradaki sinir alanları uyuşturulur. Buna “infiltrasyon anestezisi” de denilir. 3-5 dakika beklendikten sonra cerrahi işlem yapılabilir.
Spinal ve epidural anestezi bunlardan en çok kullanılanıdır. Epidural anestezi sayesinde ameliyat sonrası ağrı kontrolü de sağlanır. Spinal veya epidural anestezi, belden omur ilik sıvısına ya da çevresine yapılan iğneden lokal anestezik ilaçlar verilerek yapılır. Anestezi, iğne yapılan seviyenin iki üç omur üzerinden başlayarak ayak parmaklarına kadar yayılır. Bu tür anestezi yönteminde bilinç kaybı olmaz. Hastanın şuuru açıktır ve anestezi yapılan bölgede ağrı olmadan cerrahi işlem yapılabilir. Epidural anestezide omurilik kanalından küçük bir kateter yerleştirilerek bu bölgede bırakılır. Ameliyat sonrasında bir-iki gün bu kateterden ağrı kesici özelliği olan ilaçlar verilerek ameliyat sonrası ağrılar önlenebilir.