Yıllar boyunca hastalara, ağrıları ile birlikte yaşamaları gerektiği söylenmiştir. Ancak, Ağrı Tedavisi Bilim Dalı’nın (Algoloji), özellikle son 20 yıl içerisinde kaydettiği gelişmeler sayesinde, günümüzde hiçbir hasta ağrıları ile yaşamaya mecbur değildir. Ağrılar genel olarak; kas, eklem, kemik, sinir gibi vücut dokularının veya diğer organların, ani veya uzun süreli (kronik) zarar görmesiyle oluşur. Kronik ağrılar, zarar gören dokuların iyileşmesinden sonra da devam eden ağrılardır. Uzun süre ağrı çeken kişilerde; ev ve iş hayatının olumsuz yönde etkilenmesi, genel durumlarının bozulması, giderek artan sıkıntı hali, hareketsizlik ve kilo alma, isteksizlik sık olarak rastlanan şikayetlerdir.
Toplumun %80’i, hayatlarının bir döneminde; bel, sırt veya boyun bölgesinden kaynaklanan şiddetli ağrılardan yakınırlar. Başlangıçta ilaç tedavileri veya egzersizlerle hafifleyebilen bu ağrılar, daha sonra giderek şiddetlenebilirler. Yetersiz ve uygunsuz tedaviler nedeniyle, ağrılar, uzun süreli ve kalıcı hale gelebilir.
Bel ve boyun ağrılarının kaynakları; omurgayı (iskeletimizi) oluşturan kemikler, eklemler, bağlar, omurga kemikleri arasındaki yastıklar (diskler), kaslar, omurgadan çıkan sinir kökleri olabilir. Özellikle sinirlerin üzerinde baskı olduğunda, kola veya bacağa yayılan ağrılar hissedilebilir. Bu yapılardaki sıkışmalar ve zorlanmalar sonucunda; bel kayması, bel – boyun fıtıkları, omurilik kanalında daralma, ağrılı bel eklemi hastalıkları gibi birçok ağrılı durum ve rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlıklarda özellikle erken dönemde müdehale etmek önemlidir.
Sık olarak uygulanan tedavilerden biri de epidural enjeksiyonlardır. Amerika Birleşik Devletlerinde, yılda 2 milyondan fazla hastaya, bel ağrıları için epidural ilaç enjeksiyonları uygulanmaktadır.
Ağrının bulunduğu bölgeye yapılan bu enjeksiyon yöntemi sayesinde:
Ödem (şişlikler) ve baskı nedeniyle ağrı üreten sinirlerin bulunduğu alana ilaç yerleştirilmekte,
Tedavi edici ilacın, dolaylı olarak değil, doğrudan sinir sıkışmasının olduğu yere ulaşması sağlanmakta,
Sinir kökleri üzerindeki ödeme bağlı sıkışmalar kaybolmakta veya azalmakta,
Sinir sıkışmasına yanıt olarak oluşan ağrılı kas kasılmaları iyileşmektedir.
Omurgadaki eklemlerden kaynaklanan bel ve boyun ağrılarında da (Faset Eklem Hastalığı), eklem içine yapılan enjeksiyonlar sayesinde, iyileşme sağlanabilmektedir.
Uzun süren ve tekrarlayan bel – boyun – sırt ağrılarının tedavisinde, Ağrı Tedavisi Kliniklerine başvurulması halinde:
Erken müdehale sonucu tedavi şansı artacak ve vücüdu güçlendirici egzersizlere hemen başlanabilecek,
Şikayetlerin tekrarlama olasılığı, diğer tedavilere kıyasla çok daha az olacak,
Tekrarlayan şikayetlere bağlı işgücü kayıpları ve masraflar ortadan kalkabilecektir (bel ağrısının, işgücü kaybı olarak A.B.D. ekonomisine verdiği zarar, yılda 60 milyar doların üzerindedir).
Ağrı Tedavi Kliniklerinde takip edilen önemli hasta gruplarından biri de, bel veya boyun fıtığı veya kaymaları nedeniyle ameliyat olan, ancak bu ameliyatlardan sonra şiddetli ağrılar çeken hastalardır.
Bu hastalarda; geçirilen ameliyatın doğal bir sonucu olarak, sinir kökleri çevresinde yapışıklıklar ve iyileşme sırasında oluşan dokulara bağlı sıkışıklıklar olur. Bunun sonucunda da, sinir kökü üzerinde sıkışma, baskı ve şiddetli ağrılar ortaya çıkabilir.
Yapışıklık olan bölgeye yönelik çeşitli tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bunlardan biri de, özel enjeksiyon yöntemleri ile, ameliyatsız olarak, yapışıklıkların açılması ve sinir köklerinin rahatlatılmasıdır. Kateter denilen çok ince tüpler yardımıyla yapışıklık olan bölgeye ulaşılır ve ilaç enjeksiyonları ile tedavi uygulanır.
Ağrı, kanserli hastalarda en sık karşılaşılan sorundur. Ucuz ve etkili ağrı tedavisi yöntemlerinin varlığına rağmen, kanser ağrılarının tedavisi ülkemizde yetersiz durumdadır. Kanserli hastaların, %90’ında ağrı vardır ve hastalığın seyrine olumsuz etki edeceği gösterildiğinden, ağrı kesici tedaviye hemen başlanmalıdır. Sıklıkla, kuvvetli ağrı kesicilerle, hastaların çoğunda, etkin ağrı tedavisi sağlanabilir.
İlaçların yetersiz kaldığı durumlarda ise, çeşitli enjeksiyonlarla sinirlerin uyuşturulması veya cilt altına yerleştirilen ince tüpler gibi yöntemlerle, çok şiddetli kanser ağrıları bile ortadan kaldırılabilir.
Su çiçeği hastalığına neden olan virüsün oluşturduğu, vücudun tek tarafındaki ağrılı döküntülerle seyreden hastalığa Zona adı verilir. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda (stres, şiddetli grip ve diğer hastalıklar, ameliyatlar veya kanser), vücutta bulunan virüs faaliyete geçer ve Zona hastalığı oluşur.
Yüz, boyun, kol, göğüs veya karın bölgesinde, tek taraflı, kırmızı döküntüler ve şiddetli ağrı ile seyreder. Ağrılarlar genellikle 3 hafta kadar sürer ve hastalık sonlanır. Döküntüler başladığında, Zona’ya yönelik kremler ve tedaviler uygulanır. Ancak bu tedavi yeterli olmayabilir. Bu aşamada, Zona virüsünün yayıldığı sinirlerin çevresine, ilaç enjeksiyonu uygulanmalıdır. Sinir kökünden yayılan ağrının baskılanması sayesinde, hastanın ağrısı geçer ve yalnız krem ile tedavi edilenlere göre hastalık çok daha hızlı iyileşir.
Bazı hastalarda, özellikle de ileri yaşlarda Zona geçirenlerde, hastalık sonlandığı halde şiddetli ağrılar kesilmez. Bu duruma Zona Sonrası Nevralji (Post Herpetik Nevralji) denir. Ellili yaşlardan sonra sık olarak görülür. Gençlerde de görülebilir. Tedavisi güçtür. Bu nedenle Zona geçirirken önlem almak gerekmektedir. Zona ciddiye alınması gereken bir rahatsızlıktır. Altmışbeş yaşın üzerindeki nüfusun, intihar nedenleri arasında, tedavi edilmemiş Zona ağrısı ilk sıralardadır.
Vücuttaki diğer nevrit ve nevraljilerde de (sinir dokusu ağrıları ve sinir ucu iltihapları) ağrı tedavisi olanakları vardır. Özellikle sık olan türü, yüzün tek tarafında çok şiddetli ağrılarla seyreden Trigeminal Nevralji’dir. Böyle durumlarda, özel ağrı ilaçları ve enjeksiyon teknikleri ile tedavi sağlanabilmektedir.
Kırıklardan sonra ortaya çıkan; el, kol veya ayaklarda çok şiddetli yanma, ağrılar ve şişmelerle seyredebilen şikayetlerde (Sudek Atrofisi, Refleks Sempatik Distrofi), erken dönemde, ağrı tedavisine başlanması gerekir. İlaç tedavileri ve Sempatik Sinir Blokajı ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu aşamadan sonra hastalar, el veya ayaklarına yönelik fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarını yaptırabilir hale gelmektedirler.
Ağrı Tedavisi girişimleri, kliniğimizde, C-kollu skopi cihazı ile görüntüleyerek ve ağrısız olarak yapılmakta, girişimsel uygulamaların emniyeti ve başarı oranı arttırılmaktadır.
Benzer birçok ağrılı durumun tedavisi, günümüzde olanaklı hale gelmiştir.
Özellikle toplumun büyük bir kısmını etkileyen bel ve boyun ağrılarının tedavisinde, Ağrı Tedavisi Klinikleri sayesinde, büyük ilerlemeler sağlanmıştır.
Ağrı Tedavisi Klinikleri, modern tıbbın önemli bilim dallarından biridir.
Ülkemizde de, bu alanda olumlu adımlar atılmıştır.